Türkiye Odağı: Gelişmekte Olan Ekonomilerde Finansal Refah Neden Temel Bir Performans Göstergesi Olmalı?
Finansal refah, hanelerin mevcut yükümlülüklerini karşılayabilme, şokları atlatabilme ve hedeflerini güvenle takip edebilme derecesidir. Makro eğilimleri günlük hayata çevirir: Aileler faturalarını ödeyebiliyor mu, harcamalarını dengeleyebiliyor mu, borç baskısına düşmeden geçinebiliyor mu? Gelişmekte olan ekonomilerde, makro dalgalanmaların ve yapısal sıkıntıların daha büyük olduğu koşullarda, finansal refahı izlemek “olsa da olur” bir tercih değil; politika ve stratejiler için birinci derecede belirleyici bir unsurdur.
Gelişmekte Olan Ekonomiler Neden Yapısal Olarak Daha Kırılgan?
- Daha yüksek enflasyon oynaklığı. Manşet fiyatlar daha sert dalgalanır, bu da satın alma gücünü aşındırır ve hem haneler hem de işletmeler için planlamayı zorlaştırır.
- Kayıt dışı işgücü piyasaları. Çalışanların büyük bir kısmı resmi koruma mekanizmalarının dışında yer alır; bu durum gelir istikrarsızlığını artırır ve şoklara karşı kırılganlığı büyütür. Küresel ölçekte her on çalışandan altısı kayıt dışı ekonomide istihdam edilmektedir.
- Sınırlı sosyal güvenlik ağları. Sosyal koruma kapsamı hâlâ yetersizdir; ILO’ya göre milyarlarca insan koruma dışında kalmakta, bu da haneleri gelir veya fiyat şoklarıyla baş başa bırakmaktadır.
- Dış sermayeye bağımlılık. Dış finansman koşulları ani şekilde değişebilir; bu değişim döviz kurları, fonlama maliyetleri ve bilançolar üzerinden yansır. Türkiye dahil birçok ülke için sermaye akışı riskleri belirgindir.
- Hanehalkı borç kırılganlıkları. Özellikle kredi kartı borçları gibi döner nitelikli tüketici kredilerinin hızlı artışı, faizler yükselene ya da gelirler duraklayana kadar kırılganlığı gizleyebilir.
Türkiye: Makro Göstergelerin Ötesinde Hanelerin Gerçekliği
Türkiye’nin deneyimi öğretici niteliktedir. Art arda yaşanan enflasyon dalgalarının ardından, Ağustos 2025’te yıllık TÜFE hâlâ %32,95 seviyesindeydi ve aylık artış %2,04 oldu. Bu rakam, zirvelere göre ilerleme işareti verse de haneler üzerindeki satın alma gücü baskısını somut biçimde göstermektedir. (TÜİK)
2023 ortasından bu yana uygulanan politika normalleşmesi, kriz risklerini azaltmaya yardımcı oldu. Ancak uluslararası raporlar, kırılganlıkların sürdüğünü vurguluyor. (IMF Ülke Sayfası)
Kredi faizlerinin yüksek olmasıyla birlikte kredi kartı kullanımı fiili bir likidite aracı haline geldi. Eylül 2025 itibarıyla tüketici kredileri ve kredi kartı bakiyesi yaklaşık ₺5,0 trilyon oldu. (BDDK)
Veriler, gündelik harcamalarda kredi kartına yaygın bağımlılığı ortaya koyuyor: Bu bir yandan haneler için bir dayanıklılık mekanizması, diğer yandan gelirler zayıfladığında veya faiz ve ücretler yükseldiğinde bir risk faktörüdür.
Türkiye Bir İstisna Değil: Gelişen Piyasalardaki Ortak Tablo
Latin Amerika’da enflasyon dalgalı seyretti. Arjantin’de yıllık enflasyon Ağustos 2025’te %33,6 oldu. (INDEC Arjantin)
Güneydoğu Asya’da ise enflasyon genelde yumuşak seyretse de ülkeler arası farklılıklar belirsizlik yaratıyor. Filipinler’de Ağustos 2025 manşet enflasyonu %1,5 olarak kaydedildi. (Filipinler İstatistik Kurumu)
Sermaye akışlarındaki dalgalanmalar da tabloyu ağırlaştırıyor; koşullar hızla sıkılaşarak hane likiditesi ve harcamaları üzerinde doğrudan etkiler yaratabiliyor.
Finansal Refahın İzlenmesi Neden Acil Bir Gereklilik?
Sonuç
Makroekonomik istatistikler, ekonomilerin üretim ve dengelenme yönünü gösterir. Finansal refah ise hanelerin bu büyümeye katılıp katılamadığını ve şoklara dayanıklı olup olmadığını gösterir. Türkiye’de ve diğer gelişmekte olan ülkelerde sistematik hane izleme, politikaları riskten arındırmak ve kapsayıcı büyümeyi mümkün kılmak açısından kritik önemdedir.
